İngilizcede Comparative Kullanımı ve Örnek Cümleleri
İngilizcede iki şeyden birisinin üstün olmasına göre yapılan karşılaştırmaya COMPARATIVE diyoruz. Türkçede kıyaslama diyebileceğeimiz durum yani. Bunu da karşılaştırılan isimlerin önüne “more” getirerek, sıfatlarda ise ya yine başına “more” getirerek ya da sonuna “-er” takısı getirerek yapıyoruz.
Örnek vermek gerekirse “beautiful” –> “more beautiful than”,
“experienced” –> “more experienced than”,
“great” –> “greater than”,
“small” –> “smaller than” olur.
Burada önemli bir nokta, bazı sıfatların değişiklik gösterdiğidir; “good”, “better” olur;
“bad”, “worse” haline gelir.
İsimlerde ise “money” –> “more money than”,
“water” –> “more water than” olurlar.
Karışık gibi gözükmesi gözünüzü korkutmasın sevgili dostlar, emin olun çok kolay. Zaten örnek cümlelerimizde de bunu göreceğiz:
Plane is faster than bus. –> Uçak otobüsten daha hızlı.
Hidayet is taller than İbrahim. –> Hidayet, İbrahim’den daha uzun.
Our grandfather is older than my mother. –> Büyükbabam annemden daha yaşlı.
All new dresses look more beautiful than the old ones. –> Yeni elbiseler eskilerinden daha güzel gözükürler.
All new dresses look more beautiful than the old ones. –> Yeni elbiseler eskilerinden daha güzel gözükürler.
In the last years downtown became less attractive than suburban. –> Son yıllarda şehir merkezi, şehir dışından daha az çekici oldular.
Many films are more boring than others on TV. –> TV’de çoğu film, diğerlerinden daha sıkıcı.
Mehmet cooks more delicious than his wife. –> Mehmet karısından daha lezzetli yemek pişirir.
The life of very poor children are more tragic than many others. –> Çok fakir çocukların hayatı çoğu diğerinden daha acıklı.
In India cows are holier than any other animals. –> Hindistanda inekler başka her hayvandan daha kutsal.
Dolphines are more clever than whales. –> Yunuslar, balinalardan daha akıllı.
Radio is stil more common than television today. –> Radyo, bugün hâlâ televizyondan daha yaygın.
I am more doubtful nowadays than I used to. –> Bugünlerde eskisinden daha çok şüpheciyim.
My brother is taller than me. –> Erkek kardeşim benden daha uzun.
The new book is more expensive the old one. –> Yeni kitap eski kitaptan daha pahalı.
Ships are slower than submarines. –> Gemiler, denizlatılardan daha yavaş.
Ships are slower than submarines. –> Gemiler, denizlatılardan daha yavaş.
Kızılırmak is longer than Çoruh River. –> Kızılırmak, Çoruh nehrinden daha uzun.
The Pacific Ocean is broader than the Mediterranean. –> Pasifik Okyanusu, Akdeniz’den daha geniş.
Ayşe is older Fatma. –> Ayşe, Fatma’dan daha büyük (yaşlı).
My camera is more expensive than yours. –> Benim fotoğraf makinam sizinkinden daha pahalı.
Taxi drivers drive less carefully than others. –> Taksi sürücülerinden diğerlerinden daha az dikkatli araba kullanırlar.
This winter is hotter than the winters of 1970′s. –> Bu kış, 1970′lerin kışlarından daha sıcak.
İstanbul is more expensive than Malatya. –> İstanbul, Malatya’dan daha pahalı.
Maybe I am happier than you. –> Belki de ben senden daha mutluyum.
A great computer is better than PC’s. –> Büyük bir bilgisayar PC’lerden daha iyidir.
Pelin is stronger at bridge than I am. –> Pelin briçte benden daha güçlü.
Learning English is easier than learning Japanese. –> İngilizce öğrenmek, Japonca öğrenmekten daha kolay.
Kader is shorter than her son. –> Kader oğlundan daha kısa.
My suitcase is heavier than your suitcase. –> Benim bavulum seninkinden daha ağır.
Wool is warmer than cotton. –> Yün pamuktan daha sıcak.
Truck is bigger than car. –> Kamyon arabadan büyük.
May be this grammar topic, comparative, is easier than others. –> Belki de bu dilbilgisi konusu, Comparative, diğer konulardan daha kolay.
There are more flowers in my balcony than in my kitchen. –> Balkonumda mutfaktakinden daha çok çiçek var.
In the refrigerator there is more cheese than jam. –> Buzdolabında reçelden daha çok peynir var.
Our grandfather drinks more tea than anyone else in our family. –> Büyükbabam ailemizdeki herkesten (herhangi birinden) daha fazla çay içer.
Our daughter eats more vegetables than her elder brother. –> Kızımız abisinden daha fazla sebze yer.
There are fewer watches than clocks in the watchseller. –> Saatçide duvar saatinden daha az kol saati var.
There was more air pollution in the 1970′s than in 1960′s in Turkey. –> Türkiye’de 1970′lerde, 1960′lardan daha çok hava kirliliği vardı.
Men wear out more shoes than women. –> Erkekler kadınlardan daha çok ayakkabı eskitirler.
Women take care of clothes more than men. –> Kadınlar, giyime erkeklerden daha çok özen gösterirler.
Women are generally shorter than men. –> Kadınlar genellikle erkeklerden kısa olurlar.
Başarılar diliyoruz sevgili dostlar.
Saolun İşime Yaradı TEŞEKKÜRLER !!!!!!!
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilTeşekkürler çok işime yaradı
YanıtlaSil#rez
Teşekkürler çok işime yaradı
YanıtlaSil#rez
TEŞEKÜRLE
YanıtlaSilTEŞEKÜRLE
YanıtlaSil